2023 yılının ilk çeyreğinde merkezi yönetim bütçesi 711 milyar lira açık verdi. Kamu açıklarındaki büyüme, faiz yükü ve enflasyon gibi faktörlerle ekonomide belirsizlikler artıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, mart ayında bütçe harcamaları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48,3 artış gösterdi.
Mart ayında merkezi yönetim bütçe harcamaları 1 trilyon 27,7 milyar lira olarak kaydedildi. Bütçe gelirleri ise 766,3 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu durum, bir ayda 261,5 milyar lira açık verilmesine neden oldu. Faiz dışı bütçe harcamaları yüzde 40,2 artışla 866,5 milyar lira olurken, faiz ödemeleri yüzde 116,3 artışla 161,2 milyar liraya ulaştı.
Bu veriler, devletin yaptığı harcamaların yaklaşık beşte birinin faiz ödemelerine gittiğini gösteriyor. Faiz dışı bütçe dengesi ise 100,2 milyar lira açık verdi. Ocak-mart döneminde bütçe açığı yüzde 38,4 büyüyerek 710,8 milyar liraya ulaştı.
Üç aylık faiz ödemesi 463,9 milyar lira olarak gerçekleşti. Bütçe harcamaları yüzde 45 artışla 3 trilyon 117,6 milyar lira olurken, bütçe gelirleri yüzde 47 artışla 2 trilyon 406,8 milyar lira oldu. Ocak-mart dönemindeki bütçe giderlerinin büyük bir kısmını faiz dışı harcamalar oluşturdu.
Geçen yılın aynı dönemine göre faiz ödemeleri yüzde 85,2 artış gösterdi. Toplam bütçe giderleri içinde faizin payı bu yıl yüzde 14,9’a ulaştı. Bu durum, bütçe açığındaki büyümede önemli bir etken oldu.
Kamu çalışanlarının üç aylık personel gideri yüzde 38,6 artışla 920,7 milyar liraya ulaştı. Sosyal güvenlik kurumu devlet primi ödemeleri de üç ayda yüzde 36,8 artışla 111,5 milyar lira oldu. Toplam personel gideri 1 trilyon 32,2 milyar lira olarak gerçekleşti.
Ancak, toplam personel giderinin bütçe harcamaları içindeki payı geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 35,7 iken bu yıl yüzde 33,1’e geriledi. Bu durum, kamu harcamalarının artmasına rağmen personel giderlerinin oransal olarak düştüğünü gösteriyor.
Bütçe açığının artması, devletin borç yükünü artırıyor. Açık büyüdükçe, borçlanma ihtiyacı da artıyor. Bu durum, yüksek faiz yükü ile mali istikrarsızlık sarmalına neden olabiliyor. Altyapı, eğitim ve sağlık gibi önemli alanlara yatırım olanakları sınırlanıyor.
Yüksek bütçe açığı, enflasyonu da tetikliyor. Açığı borçla finanse etme yöntemi, ekonomideki para arzını artırıyor. Artan para arzı, para biriminin değerini düşürüyor ve fiyatların yükselmesine neden oluyor. Bu durum, bireylerin satın alma gücünü olumsuz etkiliyor.
2025-2027 Orta Vadeli Program’da (OVP), bu yıl için 1 trilyon 930,7 milyar lira düzeyinde bir merkezi yönetim bütçe açığı öngörülüyor. Bu öngörü, bütçe açığının gelecekte de devam edeceğini gösteriyor. Ekonomik belirsizliklerin artması, yatırımcıların güvenini sarsıyor.
Sonuç olarak, merkezi yönetim bütçesindeki açık, ekonomik istikrarı tehdit eden bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu durum, devletin mali politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği için mali dengelerin sağlanması önem taşıyor.